27-28 Mart, Sarıcakaya Kampı

Aradan zaman geçince kamp hazırlığı falan yapmayı unutmuşum. Bir de hazırlıklar gece 11’de falan başlayınca muhtelif eksik ve gediklerle gitmiş bulundum bu kampa.

Tek yenilik küçük fotoğraf makinesi oldu. Motorla gezilere çıkmaya başlamadan önce de vardı küçük bir makinem ama daha ilk çıktığım gezide (geçen sene, seçim sonrası gezi miydi neydi, bir şeydi), buluşma yerine varmadan bozulmuştu bir şekilde. Yeni aldığım makineyi boynuma astım, bu sayede yolda giderken de fotoğraf çekebilmeyi ümit ediyordum, nitekim oldu, güzel de oldu. Neyse efen’m, geziye döneyim… ...

Çeyrek Türkiye Turu (tek başıma, 8 gün, 3200 km) – 4. Bölüm

Sabaha karşı bir çadırın etrafında dolaşan bir köpek uyandırdı beni, hayvan bir yandan kokluyordu çadırı, bir yandan da etrafında turluyordu.

Motora bağladığım çadır iplerinden birini çekiştirdi bir süre, sonra da gitti. Biraz daha uyudum, 8 gibi uyandım. Eşyalarımı toparladıktan sonra motorun yağına suyuna baktım, ikisi de azalmıştı, ikisini de doldurup ayrıldım kamp yerinden. Tabela falan olmadığı için indim yoldan kafama göre, akşamki amca ile karşılaştığım yere kadar inmişim. Orada vardı bir tabela, meğer fazla gelmişim, geride bir yerde U çekmem gerekiyormuş, geri döndüm, buldum Pamukkale’yi ...

Çeyrek Türkiye Turu (tek başıma, 8 gün, 3200 km) – 3. Bölüm

Daha önceki bölümlerde de anlattığım gibi, sahil yolunu takip etmekten vazgeçmiştim, onun yerine kuzeye doğru sürdüm motoru, rasgele yollara vurdum kendimi.

Düden şelalesi tabelası denk geldi, oraya bir gideyim bari dedim. Gittim fakat gidince giresim gelmedi. Şöyle bir baktım dışarıdan, tabelanın fotoğrafını çektim, yola devam ettim. ...

Çeyrek Türkiye Turu (tek başıma, 8 gün, 3200 km) – 1. Bölüm

8 Ağustos’ta, Hatay’da bir arkadaşın düğünü vardı. Gezmeye bahane arıyorum ya ben de, atlayayım gideyim dedim. Gittim nitekim.

(okumaktan sıkılanlar için fotoğrafların adresini vereyim direk de kasmayın boşuna 🙂 :
ana adres: http://www.gomercin.net/galeri/v/Gezilerim/ceyrekTurkiye/
süpersonik fotoğraflar: http://www.gomercin.net/galeri/v/Gezilerim/ceyrekTurkiye/supersonikler/
panoramalar: http://www.gomercin.net/galeri/v/Gezilerim/ceyrekTurkiye/panoramalar/
panoramaları etkileşimli olarak izlenebilir hale de getirdim ama yüklemedim henüz, yükleyince onların adreslerini de atarım bilahare) ...

Okul burada biter, ve ben çekip giderim

Master bitti gömlük, bir de emekli olursam tam süper olacak

Son anda bitirdim, heyecan olsun deyü. Geçen Eylül’de iki ders ve bitirme projesi kalmıştı vermem gereken, bir ders ve bitirme projesini aldım. Dersin notu orta halli geldi, projeyi de yapmadım. İkinci dönem son dersimi ve projeyi aldım. Projeyi yine pek sallamadım, arada bir kaç durum oldu, birilerini beklemem gerekti, onlardan haber gelmeyince uzun bir vaktim ziyan oldu. Sonra sınavların bitmesini bekleyeyim dedim, sınavların akabinde de az bir vaktim kalmıştı zaten. ...

1-2 Ağustos 2009, Ay Kayası Kampı

Bu gezi de benim geç gelmemle başladı (üstüste üçüncü 🙂 ). Saat 3’te toplanacaktık da 3 de çok erkendi be hacı, benim için en azından.

Perşembe’yi Cuma’ya bağlayan gece sabahlamış, sabah 6:30 gibi kafayı masaya koyup 1.5 saat kadar uyumuştum. O gün akşama kadar şirketteydim, sözde erken çıkıp eve gidecek, dinlenecektim, olmadı. Olmadığı gibi vaktinde de çıkamadım, mesaiye kaldım yine 🙂 6 gibi çıktım, atladım motora ki bu da hoş bir detay, o halde motor sürdüm eve kadar. Akşam, bizim Nurcan’ın kardeşinin nişanı vardı, orada fotoğrafçılık yapacaktım, traş olayım bari dedim, berbere gittim. Hızlı bir traştan sonra klasik bir pantolon, bir gömlek alayım bari dedim, çok çıkıntı durmayayım ortalıkta. Değilse başka temiz veya yırtık olmayan pantolonum kalmadığı için kamuflaj desenli bir pantolonla gidecektim çünkü. Aldım cicilerimi, eve gidip hazırlandım, enerji içeceğini dayadım, yine atladım motora. Nişan yerini zar zor buldum, apar topar girdim içeri. Normalde 6 gibi orada olacaktım ben, işler uzayınca 8’e sarktı, millet de ilk dans için beni beklemiş, güzel güzel fotoğraflarını çekeyim diye. Kaskla dizlikleri birisine verdim, motoru parkedip koştur koştur girdim salona. İlk dans için ışığı kısacaklarmış, Hakan’dan aldığım geniş diyaframlı lensi takayım madem dedim, elimi çantaya attım, bir baktım, çıkan lens benim geniş diyaframlı lens. Bir hass… çektim, benim lens eski, 25-26 yıllık bir lens, otomatik odak yok, fotoğraf çekmeden önce elle odaklamanız gerekiyor (veya aliminyum folyo ile bir yere kısa devre yapıyormuşsunuz, o sayede fotoğraf odaklanınca kendisi çekiyormuş ama denemedim daha, neyse). Elle odaklama da zor bir olay, vizörden gördüğünüz görüntü gibi olmayabiliyor çıkan poz. Hakan’ın lensi unutuşum da şöyle oldu: Ben fotoğraf çantasını Çarşamba’dan hazırlamıştım aslında, ama Cuma günü eve geldiğimde unutmuşum bunu. Hemen çantadaki küçük lensi çıkarıp masanın üstündekini yerleştirdim, o da yanlış lens olmuş oldu. Neyse, yine de çok kötü değildi. Bir tek ilk dans fotoğrafları kötü oldu, onları da efektle falan düzeltmeye çalıştım. Diğer pozları da odağı hafif hafif değiştirerek 3-4 karede çektiğim için illa ki biri tuttu da kurtardım biraz. ...