Ne zamandır Burger King’ten bir şeyler yemiyordum, bir kaç ay oldu herhalde, canım çekiyordu ne zamandır, bugüne kısmetmiş de ne kısmet…
Bir kaç kere yemeksepeti.com’dan bakmıştım, servisleri kapalı görünüyordu. Bazısında dükkanların çoğu kapalıydı zaten, hava muhalefetinden mütevellit. Bugün hava fena değildi ya gündüz, akşama yerim diye niyetlendim. Öğlen yemekte kerevizle salata yedim sadece ki o bile yeterliydi Steakhouse Burger’i hak etmeme. Akşam oldu, eve vardım, hava hala fena değildi. Oyundu moyundu oyalandım, sonra sipariş saati geldi.
Yemeksepeti’ne girdim, Burger King yine yok listede. Bakayım dedim, KC Göksu’daki “hava şartlarından dolayı” paket servise kapalı görünüyordu. “Lan” dedim, “güzeldi hava, bunlar da bahane arıyor”. “Çıkar kendim alırım” dedim, hazırlanırken pencereden bir baktım, obureeey, deli gibi kar var ortalıkta.
Öğlen o kerevizi yemiş olmasam çok sorun değildi de kereviz yedim lan, kereviz; O Steakhouse Burger benim olacaktı, öyle ya da böyle.
Hazırlandım, çıktım, arabaya binip AVM’ye gidecektim de arabayı bulamadım anasına satayım, bir anda öyle yağmış kar. En son plakalara bakmak aklıma geldi, tam geçtiğim arabaymış. Camları temizleyip bindim. Bindim de arabayı çalıştırana kadar yine kar doldu her yer. Yılmadım, çıkmaya başladım. Yolun zor olacağı daha park yerinden çıkmadan belli oldu.
Başlar çok zorlamadı, ağır ağır gittim, bir iki yerde ufak ufak kaydım, yılmadım. KEREVİZ LAN!!
Girdim yaptırdım paketi, dönüş yoluna çıktım. AVM’den çıkmadan sağlam bir kaydım önce. Zar zor anayola girdim, iki ışıkta da kaya kaya anca durabildim. Allah’tan hızlanmadım hiç de çok abartmadı. Eve yaklaştım, yaklaştıkça da aklıma evin oradaki yokuş geldi. Şimdi, anayol kullanılıyor ya, kar çok birikmiyor da orası dolmuştu kesin, nitekim dolmuştu da. Yokuşun aşağısına gelince şöyle bir baktım, sonra başladım yardırmaya. Yardırdım, yardırdım, yardıramadım anasına satayım. Yolun yarısına bile gelemeden çıkamaz oldum artık. Kaya kaya geri döndürdüm arabayı, anayola döndüm zorla.
Sonraki ümidim, sitenin etrafından dolanıp Öbür yokuştan çıkmaktı. Aslında oradan da çok ümitli değildim, orası da benzer durumdaydı büyük ihtimalle ama denemek lazımdı. Orada da ufak bir sıkıntı çıktı. O tarafa dönen yolda yine bir yokuş vardı, o kadar da dik değildi, o yüzden kafaya takmamıştım bile. (“o”lar aliterasyon)
O yokuşa döner dönmez sıçmaya başladığımı anladım, arabanın birisi yolda kalmıştı bile. O becerememiştir belki diye çıkmaya başladım, başladığımla kaldım. Öndeki arabayla beraber geri geri indik ana caddeye kadar. 40’ın üzerine çıkmadan aşağı indim, U çektim, baktım yapacak bir şey yok, yol kenarına bıraktım arabayı. Yarın baktığımda sağından solundan vurmuş olabilirler yani, hayırlısı bakalım.
Neyse, çıktım eve, açtım paketi, tam yemeye başlayacağım, barbekü sos koymamış adamlar. Dellendim, geri çıktım, atladım arabaya. Yok lan, atlamadım, malsam da o kadar değilim. Barbekü sossuz yedim artık.
Burger King, bak, okuyorsan sözüm sana. Şu çabam üzerine burgerin yanında madalya vermeniz lazımken barbekü sosumu bile vermediniz lan, alacağınız olsun. Zaten Steakhouse Burger’i de bozmuşsunuz, eskiden daha iyiydi.
Öyle ya da böyle amacıma ulaştım. Ne demiş cavur; “Totally worth it!”
O da değil de, “Harold and Kumar Go To White Castle”ı mı izlesem la?