Sabah kalktığımda saat 11’e geliyordu. Etrafımda onlarca çadır görmeyi planlayarak çıktım ama ortalık bomboştu
Hazırlanıp kayıt masasına gittim. Kimliğimi resepsiyondan alıp kaydımı yaptılar. 30 TL aldılar katılım ücreti olarak, iki gecelik kamp, iki tane de şapka için iyiydi diyebilirim. Yemekler falan otelin restoranından satın alınabiliyordu ayrıca içecekler için gün boyu açık barlar olacaktı, genel olarak rahat bir kamp olacak gibiydi yani. Verdikleri eşantiyonları falan çadıra götürdüm, baktım kahvaltı saati geçmiş, şöyle biraz uzanayım dedim. Ne zamandır motorun üzerine yatıp yatamayacağımı merak ediyordum. Hani yatmasına yatardım da dengesi nasıl olur, rahatı nasıl olur, onu bilemiyordum, bir denedim, güzel oldu. Hemen fotoğraf makinesini ayarlayıp öyle bir pozumu çektim.
Öyle biraz yattıktan sonra ortamı görmek için festival alanına gittim. Bu arada, çadırı kamp alanının en uzak köşesine kurmuşum meğer. Onu taşısam mı diye düşündüm de üşendim, motorla gidip gelmek daha kolayıma geldi. Bu arada, ağzımda pipoyla motora binme olayını da denemiş oldum. İlginç oluyormuş.
Festival alanında gülle atma yarışması vardı. Bugüne kadar festivallerde yarışma namına sadece tırmanma ve yavaş gitme yarışmaları gördüğüm için o da bir tuhaf geldi.
Fotoğraf çekmek için sahile inerken voleybol oynamaya gelen bir grup vardı, onların da fotoğraflarını çekeyim dedim. Zaten bir kaç hafta önce, bir kaç gün arayla iki voleybol maçında fotoğraf çekmiştim, tecrübeliydim yani 😛
Kahvaltı yapmamıştım, hava da sıcaktı, bari öğle yemeğine kadar bir gölgeye geçip oturayım dedim. O esnada anons yapıldı, festival sponsorlarından olan Red Bull beleş Red Bull dağıtacakmış, aç karna nasıl olur ki diye tereddüt ettiysem de beleş olunca affetmedim.
Daha sonra havuz başında başka bir yarışma başladı. Gözü bağlı yarışmacılar, takım arkadaşlarının yönlendirmeleri ile havuza atılan topu bulmaya çalışıyordu falan.
Bu oyun da bittikten sonra, sergilenen özel yapım motorların fotoğraflarını çektim biraz, zaten festivali festival yapan en önemli şey onlardı benim gözümde 🙂
Açık büfe öğle yemeğinden sonra (15 TL idi bu arada), çay bulma ümidi ile bara doğru koştum. Vardı şansıma, ince belli bardakta verdiler ilk bardağı, 2 TL aldılar. İkinci bardağı fincanda alayım dedim, anca keserdi beni, getirdi, onun fiyatını sordum, o da 2 TL imiş. Röeh dedim, bir daha ince belli bardakta içmedim festival boyunca 🙂
Ha bak, yemeğe giderken kask tasarım yarışmasından seçme kasklar sergileniyordu, ilginç modeller de vardı içlerinde. Tabi hepsi nazi kaskı tarzı açık kasklardı.
Neyse efendim, ben çayı içerken millete verdiler 9/8’liği, topladılar sahneye
Çayı içerken, hamağı kurabileceğim ağaçlar kestirdim gözüme, çay bittikten sonra da hemen gidip hamağı getirdim, kurdum, yerleştim
Ben yattığım yerden pipo keyfi yaparken çekiliş anonsları yapılmaya başlandı. Süper hediyeler varmış da şöyleymiş de böyleymiş de diye. Hediyelerden biri Harley Davidson motosiklet diye anladım bir yerde ama geyik mi yapıyordu, ciddi miydi bilemedim. Anahtarlık çıksa yeter diyerek götürüp attım çekiliş biletimi, geri yattım ondan sonra.
Arkadaşın düğünü 16:30’daydı, bu yüzden 3 gibi çıkmayı planlıyordum. İzmir’e varmam yaklaşık bir saat sürecekti, yeri bulmam da vakit alacaktı falan, anca varırdım yani. 14:30 gibi, aerobik gösterisi mi ne bir şey var diye anons yapıldı. Merak edip gittim festival alanına. Bacak kadar çocuklar süpersonik bir şov yapıyorlardı
Bu şov bitsin de gideyim derken o kilit anons yapıldı, az sonra revü gösterisi başlayacaktı. Tamamdır dedim, yemişim düğünü falan, revü bitmeden bir yere gitmek yok.
Çok geçmeden revü gösterisi de başladı ama onun fotoğrafları bir sonraki postada 🙂