Hakan sapan getirmiş, onu çıkardı yağmur dinince. Sapanı gören Mehmet Abi coştu, kaptı sapanı, kuş kovalamaya başladı.
Hani aç olsak, yemeğimiz olmasa, yemesi güzel kuşlar olsa tamam da serçelere nişan alıyor olunca Hakan, sapanı almak için davranmak durumunda kaldı
En sonunda, boş bira kutularını koyup onlara nişan almaya ikna ettik. Ona geçmeden önce şu pozu koymazsam olmaz 🙂
Yaş yetmiş ama iş bitmemiş daha 😛
Mehmet Abi, serçe avlayamamış olmanın hıncını bira kutularından çıkarmaya çalıştır. Öldürecek gibi asılmış sapana:
Murat Abi ise biraz daha teknik çalışıyor, sapanda gez-göz-arpacık tekniğini uygulamaya çalışıyor
Hedefte de yenge hanım var 🙂
İlk fotoğrafta kadrajda olmasaymış harbiden ona hedef alıyormuş gibi olabilirmiş aslında 🙂
Levent Abi’nin yaşı malum, sapan bile çok teknolojik kaçtı ona, direk yerden taş alıp onu salladı 😛
Celal Abi ise bir süikastçı soğukkanlılığı ve bir santimetrelik sigara külü ile yapıyor atışını
Hakan’la da sanatsal poz kastık biraz, olduğu kadar
Mehmet Abi yine kuş kovalamaya başlayınca sapanı saklamaya karar verdik. Bu arada, oduna ihtiyacımız vardı. Kozalak boldu ortalıkta ama yakacak kuru odun yoktu pek. Hava çok soğuk değildiyse de hem kamp ateşinin tadı ayrı, hem de gece ne olacağı belli değildi, odun arayışına başladık. Pek bulamadık, neden sonra birisinin aklına parçalanmış banklar geldi. Nitekim gidip getirdiler bir tanesini
Tamamen iyi niyetliydik tabi bankı getirirken, tamir edip yerine geri koyacaktık. Bakın, Hakan almış anahtarları, somunları sıkıyor
Millet kozalak ve odun toplarken ben de asli vazifem olan fotoğrafçılığa devam ederek ortamı fotoğrafladım biraz
Kamp yerine geri geldiğimde odun toplamaya gidenler de dönüyordu. Elleri bomboş, yüreklerinde bir sızı var idi
Hayırlısı diyerek kendi işimize bakmaya başladık, çadırların suyunu silkeledik, hamaklara yayıldık derken bir baktık, az önce motoruyla ayrılmış olan Celal Abi tek başına geliyor. “Celal Abi tek başına geliyor, atına bir şey olmuş olmasın” gibi bir düşüncedeyken sırtındaki kuru dalları gördük
Yüklenmiş gelmiş sağolsun, motoru da yukarıda bırakmış. Bizimse altımız kuru, keyfimiz yerindeydi
Benim altım biraz yaştı aslında, yağmur yağarken kaldırmamıştım hamağı, ıslanmıştı haliyle ama Hakan’la beraber rüzgara tutup kuruttuk iki dakikada. Hakan demişken, rahatlamanın dozunu kaçırmış arkadaş, takvim güzeli kıvamına gelmiş
O değil de, bu hamaklardan isteyen var mı? Geçen piknikte herkes heveslenmişti de facebook’tan duyurdum, isteyen varsa getirteyim diye, kimse niyetlenmedi. Aldığım yere sordum, kargo dahil 30 dolara gönderecek. İstiyorsanız bana ulaşın, sipariş vereyim. Değilse Emre miydi, ufak tefek bir motorcu vardı hani, galiba o da satıyormuş, olmazsa ondan da temin edebilirsiniz herhalde.
Neyse efendim, sıra geldi kampın en önemli anlarından birine. İşler bırakıldı, telefonlar sessize alındı, abdestler alındı ( 😛 ) ve çekirdekler çıkarıldı.
Güzel bir şey be bu çekirdek, huzur doluyor insan. Bakın, bir insan olan Levent Abi nasıl da huzur dolmuş mesela
Ve bir başka mutlu an takip etti bu huzur dolu anları, mangal hazırlandı ve kanatlar dizilmeye başlandı
Onları da götürdük çerez niyetine ve hafiften yayıldık yeniden…