Müteşâir şahsiyetim hakkındadır vesselam

Evvelsi gün görüben amcazâdelerim bile müteşâir şahsiyâtımdan bîhaberdir, hem-an bu niteliğimi işbu mevkîde dillendireyim dedim. Evet, Recâi Güllapdan’a özendim biraz…

Efen’m, sene 2006, şirketin bir eğitimindeyiz. Amerika’dan gelmiş birisi veriyor eğitimi ki eğitimi alanların yaşlarını toplasak, anca adamın torunun yaşı falan eder herhalde. Ben adamı ölü sandım zaten ilk gördüğümde, sonra dikkat ettim ki hayat emâreleri mevcud halen, hareket ediyordu yani en azından. Neyse işte, bir sıkkınlık aldı beni ki sormayın, resimler çiziyorum, aklıma gelen beyitleri falan karalıyorum sağa sola. En son şey geldi aklıma, Yavuz Sultan Selim’in bir şiiri var, meşhur:

Sanma şâhım herkesi sen    sâdıkâne    yâr olur
Herkesi sen dost mu sandın belki ol    ağyâr olur
Sâdıkâne    belki ol       âlemde bir  dildâr olur
Yâr olur,   ağyâr olur,    dildâr olur serdâr olur.

şeklinde, özelliği de, hani bilmeyen varsa, soldan sağa ve yukarıdan aşağıya aynı şekilde okunuyor olması; ilk satır ile ilk kolon aynı yani. Hikayesi de var da girmeyeyim şimdi o mevzuya, merak eden arar bulur. Neyse, şiiri hatırlayamadım o gün, uğraştım baya lakin olmadı. Bir kısmı eksik kaldı yani. Sonra onu düşünürken, lem, dedim, ben niye yazmıyorum böyle bir şiir. Daha önce bir düşünmüştüm aslında da bakmıştım, olacak gibi değil, vazgeçmiştim. O gün ise yapacak daha iyi bir işim olmayınca aldım kağıdı kalemi elime, başladım düşünmeye. sonra baktım ki, oldu şaka maka. Pek oldu denilemez aslında, yani, anlam kaymaları, okuyunca "ne diyor lem bu?" diye suâl edilecek yerler mevcud. Yine de sekiz kıta yazdım be şaka maka, demem o ki, müsaade edin de olsun o kadarcık mânâsızlık. Neyse efendim, işte şiir, artık okur, çıktısını alır sonra duvara mı asarsınız, yoksa bir kağıda yazıp, üç kat poşete sarıp şifa niyetine muska gibi koynunuzda mı taşırsınız, ben karışmam orasına :). Bu arada, şiirin hece ölçüsüyle yazıldığına da dikkatinizi çekerim. Bir sonraki hedefim aruz ile yazmak böyle bir şiir ama daha aruzla normal şiir bile yazamıyorum ki :). Aslında aruzla yazdığım bir şiir var da, artık daha sonra yazarım onu buraya. Zaten kaydettiğim şarkıların hepsini tek seferde yüklemek hoş olmadı hiç, şiirde de yapmam aynı hatayı 🙂 Neyse yine, işte şiir:

Yaralı    gönlümün  hüzünlü     akşamları
Gönlümün  acısından görmez      sabahları
Hüzünlü   görmez    beni yüzüme bakanlar
Akşamları sabahları bakanlar    kadar

Şu gözlerim ağlamaktan    kurudu        kaldı
Ağlamaktan  soldu         güller, gülüm kalmadı
Kurudu      güller, gülüm desem         ne farkeder
Kaldı,      kalmadı,      ne farkeder,  hepsi geçer

Beklesem    bu mevsim     geçer mi ki hicranın
Bu mevsim   donmuş, sanki zaman       sonbaharın
Geçer mi ki zaman         sensizliğin hüznüyle
Hicranın,   sonbaharın    hüznüyle,   hüsnüyle

Bilmez misin ey güzel    sensin o    sevdiğim
Ey güzel     yüzlü yar   ancak senle gülerim
Sensin o,    ancak senle mümkündür   hayatım
Sevdiğim,    gülerim,    hayatım,    ilkbaharım

Eteklerine kapansam      öyle            ah etsem
Kapansam   odama,        delice          feryat etsem
öyle       delice        özlemekteyim ki seni
Ah etsem,  feryat etsem, seni            getirmez mi?

Sabah akşam  senden eser bana       rüzgarlar
Senden eser, nâmeler,    müjdeler   taşırlar
Bana         müjdeler,   duyacağımı sesini
Rüzgarlar    taşırlar    sesini     nefesini

Okşasa     saçlarımı  bir gece     bir rüzgar
Saçlarımı  okşayandır sansam       o nigâr
Bir gece   sansam     ki odur bana seslenen
Bir rüzgar o nigâr,   seslenen,    görünmeyen

Her dem anlatır, sadece     seni         sözlerim
Sadece           sözler ki  hatırlatır   özlemim
Seni             hatırlatır şiirler      ve şarkılar
Sözlerim;        özlemim    ve şarkılar; hicranlar

İşte efendim, bu da böyle bir çalışmamdır. Edebi bir niteliği yoktur belki ama olsundur, hopadır, şinanaydır.

Son bir not, bu bölümü kendi şiirlerimi yayınlamak amacıyla açmadım aslında da başlangıcı böyle olmuş olsun bakalım. İlerde güzel güzel şiirler, yazılar eklerim buraya, yani, adam gibi adamların ellerinden çıkmış şiirler, benimki gibi ilkokul şiirleri değil 🙂 Haydi bakalım, selametle…