Normalde evden çıkarken 3 şeyi özellikle kontrol ederim; cep telefonu, cüzdan ve tesbih. Ehue, tesbih değil tabi, onu da alırım genelde de özellikle kontrol etmem. Kontrol ettiğim son şey anahtardır da yine de dün sabah evden çıkarken unuttum anahtarı ve olaylar gelişti…
Aslında anahtarı da unutmazdım, da iş çıkışı derse gideceğim günler sırt çantamı alır, omuz çantamı da direk bu sırt çantasının içine atardım ki gözümden kaçan bir şey olmasın. Omuz çantamda ne varsa hepsi lap diye girsin sırt çantama derdim. Dün baktım, verimsiz bir şey bu, omuz çantamı boşu boşuna taşımış oluyorum ya, ben de cüzdandı, şirket kimliğiydi, şuydu buydu falan aktardım sırt çantama da bir şekilde gözden kaçırmışım anahtarı. Neyse efen’m, çıktım evden, işe gittim, çıktım, okula gittim. Yapı Kredi’de bir miktar nakit vardı, onu biradere gönderdim havale ile, bu şekilde bu bankada param kalmamış oldu, bunu aklınızda tutun, soracağım ileride. Akbank’ta da pek bir para kalmamış, 20 küsür vardı, 20 çektim ben de. Hani, acil bir durum olursa kullanayım diye lakin az sonra göreceğiniz üzere 20 ytl tek başına yeterli olmayabiliyormuş. Neyse, derse girdik, arada çıktık yemek niyetine bir şeyler yedik falan, 5 ytl falan harcadım orada. Kaldı 15… Çıktım dersten, Kızılay dolmuşlarından biriyle kapıya kadar gittim, kaldı 14 küsür. Sonra Eryaman otobüsüne bindim, 13 falan kaldı. Durum bu, o an nakit olarak 13 milyon eski YTL’m var. Eve geldim ki otobüste soğuk bir duş hayali durmaktaydım, hiç de aklıma gelmemiş soğuk duşu mecazi anlamda alacağım. İndim otobüsten, eve doğru yürürken aklıma geldi, lan dedim, anahtarı unutmuş olsam ne komik olur. Kapıya geldim, baktım, anahtarı unutmuşum hakikaten de düşündüğüm kadar komik olmadı ve bu esnada yedim soğuk duşumu. Kapıda çilingir numarası vardı bir, aradım, ne kadara yapıyorsunuz diye, 20 YTL dedi, neyse dedim ben de, o kadar nakit yok da şu an yanımda, ben sizi sonra arayayım. Aklımda şey var, gidip bir bankamatik bulacağım, sonra kredi kartından az bir nakit avans çekip çilingiri çağıracağım, sonra da mutlu mes’ut devam edeceğim hayatıma. Lakin, hayat o kadar güzel değilmiş…
Önce nerede hangi bankamatikler var diye düşündüm. Yakında bir ziraat bankası bankamatiği vardı lakin ziraatle bir alakam yoktu. Altın Nokta’ya falan da bağlı değildir herhalde deyip hiç bakmadım bile ona. Aklıma Eryaman Center geldi, kesin dedim, ya yapıkredi, ya akbank, ya finans birisi vardır. Bu arada bir yandan da düşünmekteyim, Batıkent’te bir arkadaş vardı da, müsaitse ona mı gitsem bu gecelik, gündüz de rahat rahat para çeker, akşama hallederim, bunu düşünerek yürürken Batıkent otobüsü durdu önümde, binmedim. Rahatsız etmeyeyim dedim arkadaşı, gecenin bir yarısı ki saat 10:30 falandı. Neyse, vardım Eryaman Center’a, baktım, sadece Vakıfbank var, ah dedim, ne yapmalı. Koca koca yazmışlar meğer, akbank müşterileri de nakit avans çekebilir falan diye, ooh dedim, ne güzel, girdim, taktım akbank kartını, bekledim, girdim, önce limitime bakayım dedim bakabiliyorsam, baktım, görünmüyor limit diye bir seçenek, lakin bakiye vardı, ona tıklayınca da kartı iade etti, işleminizi gerçekleştiremiyorum diyerek. Eyvallah, dedim, direk nakit avans çekeyim o zaman. Taktım yine, nakit avans istedim bu sefer. Miktarı girin, dedi, girdim, durdu biraz, baktım ekranda bir yazı: “Bankanızın talebi doğrultusunda kartınıza el konulmuştur, lütfen bankanızla irtibata geçin”. Hobareeeeey!!! Kartın gittiğine mi yanayım, parayı çekemediğime mi. Diğer kredi kartlarını denemeye korktum. En iyisi dedim, bu bankaların kendi bankamatiğini bulup oradan çekeyim. Ve gecenin şanslı taksicisini gördüm ileride, el edip bindim arabasına…
Böyle böyle dedim, en yakın yapıkredi bankamatiğine gidelim. 2. etabın mı 1. etabın mı bir çarşıda biliyordum, başka da yokmuş zaten koca Eryaman’da, oraya yöneldik. Şansıma taksici çok iyi niyetli bir insanmış, “Madem Eryaman’ı bilmiyor bu çocuk, şöyle iyice bir gezdireyim de öğrensin” dedi herhalde, geze geze bulduk bankayı. Yalan olmasın gerçi şimdi, karanlıkta nereye gittiğimizi çok kestiremeyebiliyordum ama sanki daha kısa bir yol var gibiydi, bisikletle çok daha kolay gidiyordum yani, neyse. İndim, benim yapı kredi kartımın şifresini almamıştım henüz, nasıl olsa kullanmıyorum, kullanmayayım diyerek. Güvendiğim de annemin kredi kartıydı. Kart cüzdanımı bir açtım, annemin kartı yok. Aklıma geldi sonradan, annem giderken almıştı, lazım olur belki bana diyerek. Neyse dedim, belki akbank’tan çekebilirim. Çekemedim; bakiye yetersiz. Eh dedim o zaman, yapikredi’nin müşteri hizmetlerinden öğreneyim şifremi de oradan çekeyim. Aradım, tüm müşteri temsilcileri doluymuş, beklemeye başladım lakin sıram gelmedi, 45 kontör boyunca da gelmedi netekim, kapattım ben de en sonunda. Bu arada taksici bekliyordu, isterseniz dedim, vereyim paranızı, beklemeyin, gidin, işinize gücünüze bakın. Adam sorun değil dedi, beklerim ben. Baktım ki bıraktığımda 6 olan taksimetre 9 olmuş bile. Eee, dedim, taksimetre açıkken herkes bekler. Neyse, baktım olmayacak, aradım Batıkent’teki arkadaşı. Şansıma onda da nakit yokmuş. Niyetim taksiyle onun yanına gidip, taksi parasını ondan alıp geceyi de onda geçirmek. Onda da nakit olmayınca aldı beni bir telaş. Dur bir dedi arkadaş, ablası da yakınlarında oturuyormuş da ona sormuş, ondan alacakmış, sen taksiye bin gel dedi, ben de aynı taksiyle Batıkent’e doğru yöneldim. Planın bu kısmı yürüdü çok şükür de geceyi arkadaşta geçirebildim. Yattık, kalktık, ertesi gün oldu, işe gittik, falandık, filandık…
İşe gittim ama halen para çekemiyorum ve halen kapı kapalı ve halen anahtarım yok. Bir ümit, yine aradım yapı kredi müşteri hizmetlerini, bir kaç kere “network busy” dedi telefon, sonra alan kodunu değiştirerek aramaya başladım, onlarda da meşgul çaldı. Hayır, 444’lü bir numara meşgul mü çalarmış, tuhaf yani. Neyse, bir iki kere yine beklettiler, yine cevap veren temsilci çıkmadı. En son yakaladım bir temsilciyi, şifre alacaktım da dedim. Koçbank’la birleşiyoruz ya, şifre işlemlerini gerçekleştiremiyoruz şimdi, gece 10’dan sonra veya yarın sabah deneyin falan dedi, küfredecektim, etmedim. Hayır, vaktinde ziraat’e çok küfretmiştim. Hani bir ara sistemleri yenilenirken becerememişlerdi de epey bir süre her şube günde en fazla 15-20 kişiye hizmet verebilmişti. Buyur işte, yapıkredi kaç gündür bir tuhaf, bankamatikler bir tuhaf, teleweb bir tuhaf, telefon bankacılığı da öyleymiş. Neyse dedim, son ümit artık cardfinans’tan çekeceğim nakit avansta da lan diyorum bir yandan, ben de bu şans varken, kesin onda da bir sorun çıkar ki çıktı netekim. O da nakit avans işlemini gerçekleştiremiyormuş. Gel gör ki para yatırmak isterseniz çatır çatır alıyor, i.neler, tövbe tövbe. Aradım, nedir diye, meğer finansbank’ta da altyapı bilmemneleri varmış, hay dedim, altınızı yapayım ben sizin. Kaldım kızılay’ın ortasında, cebimde 6-7 ytl falan kalmış. Lan diyorum ne yapmalı şimdi. En son çare bir arkadaşı arayıp borç alacağım da ah diyorum, başka bir çözümü olmalı ve dank etti o anda aklıma. Ben biraderlere nasıl havale yapabiliyorsam bankamatiklerden, onlar da bana yapabilmeli. Hemen aradım biraderi, löyn dedim, böyle böyle bir durum var, gönderebilir misin dedim, bakayım dedi, gönderdi netekim. Az kaldı…
Eve geldim, oyalandım biraz, aradım çilingiri, çağırdım. Bu arada çıktım yukarıya, kapıya geldim, sesimi duyar duymaz kedim viyiklamaya başladı içeriden. Yazık, dün sabahtan beri bir şey yemedi ya tabi. Baya bir miyavladı da bir şey yapamadım. Geldi çilingir, açtı kapıyı, verdim parasını, girdim içeri, evet bu kadar, küfürlerle dolu mutlu bir son. Küfür kısmının çoğunu duymadınız tabi siz.
O değil de, hemen biraz arabaşı ısıttım kediye, ekmekle beraber verdim. Nasıl acıkmış hayvan, lapur lupur yedi hemen. Odama geçmiştim, karnını doyurunca o da geldi, atladı kucağıma, başladı suratıma sürtünmeye. Yaa dedim, özledin değil mi beni, pesemeng.
Ve işte, bu da böyle bir anımdır…
O değil de, dudağımda uçuk çıktı bak, daha önce çıktığını hatırlamıyorum hiç. Hani aft falan çıkardı da, uçuk olmamıştı hiç, çok yıprandım demek ki dün 🙂 O da değil de, yemek yemedim bak, kediyi besledim de kendimi beslemedim daha, besleyeyim en iyisi