Bir yangının külünü…

… yeniden yakmaya geldim efen’m. Mâlumdur, ki değilse de mâlum olsun, tevhid-i tedrisat kanununun kabûlünden bu yana “sitemi açacağım, yakında açacağım, çok yakında, az kaldı, bekleyin” diyerek avutmaktaydım cemâat-i müslimini. Lâkin “Yeter” dedim artık, ve dedim ki: “Ahanda site”…

Evet sevgili gömlük, açtım siteyi de sonuna kadar açamadım. Bayramda tamamen bitirip yüklemeyi düşünüyordum da şu haline bile zor getirdim siteyi. Daha da bir şey ekleyeceğimden değil aslında, ufak bir yönetim arayüzü yazarım bir ara kendim için, onun dışında da, ha şey var yaf, rasgele beyit falan bir şeyi ekleyesim vardı, dur bak, ekleyeyim onu da bir ara. Bir ara ekleyeyim dedigime gore 2009 yılının Nisan’ına kadar eklerim herhalde.

Daha içerik ne olacak o bile net değil, sayfalar değişir belki, belki ben değişirim ne bileyim. Lakin bende bu üşengeçlik ve nasip olayini tutturamama durumu devam ettikçe sanmıyorum ki herhangi bir değişiklik yapayım. Gider başlıklara uygun içerik kasarım daha iyi, hohoyt.

İşte böyle gömlük, sana anlatacak çok bir şeyim yok bugün, var da, işim var gücüm var bir yandan. Daha doğrusu işim var gücüm yok. Ödev var mesela Çarşamba gününe, şöyle bir bakıyorum, şu saatten sonra 14 saatim falan var boş vakit olarak. Bunun 18 saatinde dinlensem 4 saat borçlu kalıyorum. Demem o ki bir şeyleri sıkıştırmam lazım araya da olmuyor. Onu bir beceremedim zaten, bu vakit ayarlama olayını. Bayram tatilinde planım şöyleydi mesela; ilk gün siteyi bitirecektim, ikinci gün odayı topladıktan sonra biraz ney çalışacak akabinde de kayıt yapmaya başlayacaktım. Tatil sonuna kadar en az 10 şarkıyı bir kaç enstrümanla çalmış birleştirmiş olacaktım. Ne oldu peki? siteyi anca yetiştirdim ki dedim ya, o da yetişmedi aslında. Kervan yolda düzülsün diyerek yüklüyorum bakalım, hayırlısı artık…

O da değil de, kervan yolda düzülsün deyince aklıma geldi, bugün otobusteyim, müzik dinliyorum, kulağımda kulaklıklar. Bir ara baktım muavin bağırdı, “3. etap’tan önce inecek var mı” diye, yani ben böyle anladım, 3. etap’ta ineceğim aslanlar gibi diye düşünerek bir tepki vermedim, ama hiçkimse tepki vermedi. Layn dedim, bu kadar insandan illaki 1’e 2’ye gidenler de vardır, niye kimse ses çıkarmıyor. Bir ara aklıma geldi, acep dedim, ben mi yanlış duydum, adam 3. etap’ta inecek var mı diye mi sordu ki diye düşündüm kendi kendime de yok dedim, 3. etap üzerinden durağa uğrayacaktır herhalde, soruyu da 1 ve 2’de inecek yoksa direk 3’e gitmek için soruyordur dedim. Netekim otobüs direk 3’e yöneldi, yani 3’e dediğim, hipodromun o tarafa değil de Göksu Parkı’na doğru seyirtti inceden. Göksu Parkı’ndan 3. etaba dönecek diye beklerken bir baktım, bastı gidiyor. Abariyeainze dedim bir ünlem ifadesi olarak ve indim ilk durakta. Şimdi dedim, eve yürüsem yarım saat sürer, bu saatte kim yürüyecek o kadar, dolmuşa bineyim bari dedim. İlk dolmuşa bindim lakin bu dolmuş da Ulus’tan değil Sıhhıye’den gelen dolmuşmuş. Bizim eve yürüyerek 5 dakikalık bir mesafeden geçiyor bu da, neyse dedim yürürüm. Markete falan da uğrayasım vardı, bu yüzden dolmuşun eve en yakın olduğu noktada değil de marketin o tarafta ineyim dedim, bir taşla iki kuş hesabı. Gel gör ki az sonra bir baktım, dolmuşta bir tek ben kalmışım, adam sordu siz ne tarafta inecektiniz diye, söyledim, ya orası hemen iki sokak aşağısı, siz burada inseniz de ben geri dönsem hemen falan dedi. Tatlı dilli bir amcaydı, kıramadım, indim dolmuştan da, zaten evden uzakta inecektim normalde, bir de bu iki sokak muhabbeti çıkınca iyice uzakta inmiş oldum. Evet, bu kadar, markete de uğramadım ayrıca. Bu anımdan alınacak ders şudur ki: “Yapmanız gereken işiniz gücünüz varken saçma sapan bir anınızı yazmak için vakit kaybetmeyin”.

Evet, bu yazıyı yükleyip kaçayım inceden. Hatta dur üle, bir film izleyeyim. Birader çok övmüştü Reeker’i, onu izleyeyim. “Ee, iş güç?” diye sorduğunuzu duyar gibi oluyorum. Bende şizofreni var da galiba inceden, öyle, gaipten sorular duyar gibi olurum bazen.

Haydi gömlük, öptüm seni şaap şuup, şap şup